KURULUŞ 1994 ( 30 YIL )

Salim ZENGİN (Saygı ve Sevgi ile)

Salim Zengin, Hicri 1327 yılında Akıncılar Dündar köyünde doğmuştur. Gençlik döneminde köyün alimlerinden olan Nazım Hoca’dan dini dersler alarak kendini yetiştirmiştir. Bir anısında, hocası ezbere ders vermiş ve Salim Hoca, akşam geç saatlere kadar çalışarak ezberini tamamlamıştır. Annesi Güllü Hatun’a dinletirken, komşusu Nazım Hoca duvara vurarak yanlış okuduğu ve yanlış okuduğu yeri düzeltmesini istemiştir.

Sonradan kendi imkanlarıyla Latin alfabesiyle Türkçeyi de öğrendi ve okuma yazmayı bir çok kişiye öğretti köylülerimiz mektuplarını ona yazdırır gurbetten gelen mektupları ona okutturulardı .

Okuma ve okutmaktan büyük keyif alan bir insandı. Köyümüzde uzun yıllar boyunca imamlık yaptı. Bugün yetmiş beş ile seksen yaşlarındaki insanlar, dinimizi, Kuran-ı Kerim’i ve sureleri ondan öğrendiklerini anlatırlar. Allah ondan razı olsun, Allah rahmet eylesin ve mekanı cennet olsun diye dua ederler. Herkesin iyiliğini ve birlik beraberliği isterdi.

Bir zamanlar, köyümüzdeki caminin durumu oldukça eskimişti ve tamirata ihtiyacı vardı . Eski taş ve toprak ahşap bir camiydi ve tamirata ihtiyacı vardı. Neyse ki, Salim Hoca önceden tanıdığı Nail Yıldız (Nail Çavuş derlerdi) isimli köyümüzde doğup büyümüş bir iş adamını İstanbul’da bulunan fabrikasına ziyaret etmeye karar verdi. Sanırım bu olay, yıllardan 1965’ti.

Salim Hoca, İstanbul’un Balat ilçesinde bulunan Nail Yıldız amcanın fabrikasına ulaştığında, Nail amca onu karşıladı. “Hoş geldin, Salim!” dedi. Salim Hoca, Nail amcaya “dayı” derdi ve bu sevgi dolu hitapları aralarında sıkça kullanırlardı. Nail amca, Salim Hoca’nın ziyaretinin sebebini merak etti ve sordu.

Salim Hoca, caminin durumunun iyice kötüleştiğini ve tamirat için para yardımına ihtiyaç olduğunu anlattı. Nail amca, dinledikten sonra beklentilerin ötesinde bir bağış yapmaya karar verdi. Tam bu sırada, Nail amcanın oğlu Neşet Yıldız Bey konuşmaların olduğu odadan içeri girdi ve Salim Dayı’yı görünce, “Hoş geldin, Salim Dayı!” diye selamladı.

Nail Amca, durumu Neşet beye anlattı. Neşet Bey, konuyu dinledikten sonra hiç miktar sormadan babasına dönerek, “Baba, ne kadar yardım ettiysen, benim için de o kadarını camiye ver” dedi. Bu cömert davranışlarından dolayı  Allah onlarda razı olsun .

Salim Hoca, Nail amcanın yaptığı büyük bağışla birlikte, tamirat yerine köyümüze yeni bir cami yapabileceğini dile getirerek ayrıldı. İnşaat için çalışmalara başladı ve köy halkı da bir araya gelerek destek sağladı. İşte böylece, köyümüzdeki cami, Nail amca, Neşet Bey ve Salim Hoca’nın yardımlarıyla kaba inşaat aşamasına geçti.

Salim Hoca, köy camisinin halini görerek inşaatın devam etmesi için bir dernek kurma kararı aldı. Caminin onarımı için gereken kaynakları sağlamak amacıyla İstanbul’a gitti ve yardım toplama sürecine başladı. İlk olarak, kaba inşaat için aldığı yardımın üzerine, gurbette yaşayan köylülerinden destek talep etti. İleri gelen köylülerle birlikte bir araya gelerek yardım kampanyası başlattı ve sonunda camiyi yeniden inşa etmek için yeterli kaynağı topladılar.

Salim Hoca, uzun yıllar boyunca caminin kapısını hiç kapatmamak için emek harcadı ve son yaşına kadar hizmet etti. Oğlu Yalçın Zengin, bir anısında derneği kurmaya karar verdiklerinde kurucu başkanları Akif Albayrak ve diğer arkadaşlarıyla Salim Hoca’nın yanına gittiklerini anlatır. Salim Hoca, onlara şu önemli tavsiyede bulundu: “Eğer bu işe Allah’ın rızası için giriyorsanız, başarılı olursunuz. Allah yolunuzu açık etsin. Ancak birileri alkışlasın, desinler diye giriyorsanız, başarılı olamazsınız.” Şükürler olsun ki niyetimiz Allah rızası içinde şükürler olsun bugünlere geldi.

Son yıllarında, yaz aylarında bile olsa köye kısa ziyaretler yapmaya çalışan Salim Hoca, son iki yılda sağlığı giderek zayıfladığı için İstanbul’da evlatlarının yanında yaşamaya başladı. Bir dernek toplantısı sonrasında Salim Hoca’yı hasta yatağında iken ziyarete gittiler. Orada, derinden duygusal bir şekilde şunları dile getirdi: “Komşularım, eğer bana ’85 yıllık yaşadığın ömrü anlat’ deseniz, 3-5 saatte anlatabilirim. Hayat çok kısa. Evdeki kapıları göstererek bir kapıdan girdim, diğer kapıdan çıkıp gideceğim. Eğer geride hoş bir sada bırakabildiysem, ne mutlu bana. Allah, imandan ve Kur’an’dan ayırmasın. Haklarınızı helal edin” dedi.

Salim Hoca, hanımına her zaman sevgi ve saygı duyardı. İkisinin de birbirinden geri koymaması için Allah’a dua ederdi. Hanımı Keziban Zengin, Ağustos 1998 tarihinde vefat etti ve Salim Hoca da 13 Ekim 1998 tarihinde aramızdan ayrıldı. Bizler, onun dönemindeki çocuklar, gençler, bugünün gençleri, bugünün orta yaşlıları ve yaşlıları olarak Dündar köylü halkı olarak, Salim Hoca’dan çok memnunduk ve ondan razıydık. Rabbimiz de ondan razı olsun, mekanı cennet olsun ve nurlar içinde yatsın.

Salim Hoca’nın hikayesi, köyümüzdeki birçok insanın hayatına dokundu. Cami yaptırma ve yaşatma derneği, sadece bir yapıyı restore etmekle kalmadı, aynı zamanda köy halkının birlik ve beraberlik duygularını pekiştirdi. Salim Hoca’nın önderliğinde gerçekleştirilen bu projeye katkıda bulunan herkes, caminin yeniden inşa edilmesinde büyük bir gurur ve sevinç yaşadı.

Salim Hoca’nın öğütleri ve tavsiyeleri, bizlere önemli dersler verdi. İşleri Allah’ın rızası için yapmanın başarıya giden yol olduğunu vurguladı. O, her zaman takdir ve alkış aramayı değil, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı hedefledi. Bu düşünceyle hareket ettiği için başarılı oldu ve kalbimizde derin bir saygı uyandırdı.

Yaşlılığına rağmen Salim Hoca, köyüne olan sevgisini ve bağlılığını hiç kaybetmedi. Son günlerinde bile köyüne ziyaretler yapmaya çalıştı, ancak sağlık sorunları nedeniyle bu ziyaretler kısa sürdü. Bu süreçte, köylüler olarak dernek toplantısından sonra onu ziyaret etmeye gittik ve onun hikayesini dinledik. Yaşamın ne kadar kısa olduğunu ve önemli olanın geride hoş bir sada bırakmak olduğunu anlattı. Bu sözler bizi derinden etkiledi ve bize hayatın değerini hatırlattı.

Salim Hoca’nın hanımına olan sevgisi ve saygısı da her zaman takdir edildi. İkisi birbirlerini sevgiyle kucakladılar ve Allah’ın onları birbirinden ayırmamasını dilerken, aynı zamanda hepimize de örnek oldular.

Bugün, Salim Hoca’nın mirası hala köyümüzde yaşıyor. Cami, onun hizmetleri sayesinde ayakta duruyor ve köyümüzün önemli bir merkezi haline geldi. Salim Hoca’nın adı, Dündar köylülerinin kalbinde ve anılarında yaşayacak ve gelecek nesillere ilham olmaya devam edecektir. Bizler de onun yolundan gitmeye çalışacak, toplumumuz için değerli işler yapmaya ve hoş bir sada bırakmaya gayret edeceğiz.

 

 

Yazar                                                                                                                                                                                                    

Caner ALBAYRAK

Kaynak ve bilgi: Yalçın zengin